23
Nis

Ayraç, sadece yazarak düşünmek isteyenlerin kayıt olduğu bir yer

   Yazan: Yunus Emre Tozal   Kategori söyleşi

23 Nisan 2012 / Zaman Gazetesi

Ayraç, kalınan sayfayı belirlemek amacıyla kitapların arasına konulan uzun karton parçasına deniyor.

Aylık kitap tahlili ve eleştiri dergisi Ayraç da 3 senedir zihinlerimizde kaldığımız yeri gösteriyor. 30. sayıya ulaşan dergide bugüne kadar 168 yazarın 762 kitabı okura tanıtıldı, tahlil edildi, eleştirildi. Derginin Genel Yayın Yönetmeni Yunus Emre Tozal, Ayraç’ı “Sadece yazarak ve üreterek düşünmek isteyenlerin gelip kayıt olduğu bir yer.” olarak tanımlıyor. Ayraç’ın diploması, sınavları, kariyer hedefleri olmayan bir okul olduğunu dile getiren Tozal, “Okuduklarından bir farkındalık çıkarma işi okuyucunundur. Bu farkındalığı dayatamazsınız kimseye. Ama okumak, sonucunda bir üretime dönüşüyorsa, zaten farkındalık, yani “ayırt et” kısmı kendiliğinden geliyor.” diyor.

IMG_4362Yunus Emre Tozal, Ayraç olarak kitap tahlili ve eleştiri alanında önemli bir boşluğu doldurduklarını düşünüyor. Genç edebiyatçı, dergiyi ‘okul’ ve ‘üretim’ kelimeleri üzerine inşa etmeye çalıştıklarını söylüyor: “Öğrenmek üretmek ile mümkün. Yazdıkça, ürettikçe, tefekkür ettikçe, bir yerlere geleceğini düşündüğümüz bir mecra Ayraç. Daha yolun başındayız. Konsepti belirleyen, biraz da Ayraç’ta üretenlerin bakış açıları.” Yunus Emre Tozal, Türkiye’de bir kitap gündemi oluşmadığını, her yazarın kendi gündemiyle var olduğunu söylüyor.

Ayraç, ilk sayısında ‘iyi okuma’ ile girizgâh yapmıştı. “İyi okumak; idrak ederek okumak insanı daha fazla okumaya teşvik ediyor; sorgulamasına ve anlam kozaları arasında bağlar kurabilmesine olanak tanıyor.” şeklinde konuşan Tozal, üretebilmek için büyük laflara ihtiyacın olmadığını düşünüyor. Dergide kitap etrafında, resimle, müzikle, sinemayla, felsefeyle ve daha birçok disiplinle de bağ kuruluyor. Tozal, bu durumu şu sözlerle açıklıyor: “Bir eleştiri geleneği kurulacaksa, eleştirinin anlamı, metni, diğer metinler arasındaki konumuna götürecek bir rehberlik süreci de olmalı.”

Yunus Emre Tozal, Ayraç’ı farklı fikirlere ve okumalara açık bir mecra olarak ayakta tuttuklarını belirtiyor. “Çünkü bir kitap” diyor; “Onu okuyanla, yani o kitabı yeniden üretenle birlikte anlam kazanıyor. Biz de kitapları tahlil ederken, aslında onun içindeki fikirleri yeniden anlamlandırıyoruz. Dostoyevski hakkında belki yüz binlerce sayfa yazılmıştır ama zaman ilerledikçe yazılmaya da devam edecektir. Cemil Meriç’i her kuşak farklı okuyacaktır. Haliyle, bütün bu ‘yeni okumalar’ için bir mecra gerekli. Ayraç böyle bir yer olarak hayatını sürdürmeye devam etsin; hedefimiz bu.